3 Kas 2009

Matruşka

İçini açıyorsunuz bir tane daha, tekrar açıyorsunuz, bir tane daha, bir daha. Her seferinde başka renk, başka desen. Yüz aynı, ifade aynı; Sakin, uysal, mütebessüm. E, hal böyle olunca da herkes seviyor tabii. Kadınların ezeli görevi. Bu bebekleri ben de severim. Bir yandan şaşırtmasıyla, renkli renkli, bir yandan da bulacağımı bildiğim aynı ifadeyele, güvenle...
Bugünlerde derdim kadınlığımla. Kadını kadın yapan nedir, nasıl daha kadın hissedilir, kadınlık nasıl gösterilir, ispat edilir, ispat etmeli mi, yüzlerce yılın üzerimize yapıştırdığı "görevler"le mi kadın olunur, adam mıdır kadını kadın yapan, vs., vs.
Bunları niçin mi yazdım?

Şu matruşkalı kız çocuk nevresim takımı beni kışkırttı. Yoksa ben hanımhanımcık kadınlığımla (!) hiçbirşeye ses etmeyecektim. Pembelerine yeşillerine, alına moruna bakıp "ayyy, çok şekeeer" deyip geçebilirdim de.
Kadın dediğin sesini çıkarmaz, gülümser, yemek yapar, çocuklarına şefkat, kocasına şehvet gösterir, konuldu mu oturur. Hasss...ktir demez.

AAA! Yeter ama yahu! Şu nevresimi görün de artık ben de huzurlu yaşamıma döneyim. Sorgulamak yok, sorgulamak yok. Cık cık cık.





Follow Me on Pinterest

0 yorum:

Yorum Gönder