27 Kas 2013

NOTE 2 İLE SKETCH, İLLUSTRASYON





Akıllı telefonlar ne güzel donanımlara sahipler.
Ben de elimde oyuncak gibi pek seviyorum.
Çizim yapmak içn çok vermli olduğunu söyleyemem ya da ben iyi kullanamıyorum.
Yüzeyi sert, cam olduğundan istediğm şekilde çizgiler çizmiyorum ama çok keyif alıyorum doğrusu.

Yaptığım birkaç çizim









.







Follow Me on Pinterest

26 Kas 2013

EV TAŞIMA TELAŞI



Yaşam, bilinmezlerle, sürprizlerle dolu.
Umulmadık bir gelişme,  devamında beklenmedik değişiklikleri de getiriyor.
İşte tam da yaşadığımız bu son günlerde.
 
 
 
Taşınıyoruz.
Yeni yıla yeni evde gireceğiz.

Dilerim bu yenilik bana hız,  enerji ve yeni fikirler verir.

Çok zevk alarak yaptığım ve kafamda birsürü hali olan
kuşlu amerikan servislerime maalesef birkaç gün ara vereceğim.




 
Sonra yine devam.
Kenarlarını elde dikiyorum ve elde dikiş en sevdiğim şeylerden biri.
Dikişe merak saldığımda, annemin manuel, ayakla çalıştırılan makinasıyla dikişi becermekte zorlandığımdan hep elde yapmaya yönelirdim.
Şimdi benim elektrikli, minicik bir dikiş makinam var ama elde dikiş hep favorim oldu.
Daha güzel, samimi ve değerli geliyor.
 
***
 
Ve bu arada...
Çocuklar heyecanlı.  Oda seçmeleri yapıyorlar.  :)

Kedişlerin tüm bunlardan haberi yok tabii.
Mutlu huzurlu uyuyup, karın doyurup, mır mır yaşıyorlar. 
Ama en çok onları düşünüyorum.  
Malum kediler mekan seçer. 
Alışmalarının kısa sürmesi temennim.
Bir de yüksek kat.
Artık balkon sefası yok canlarıma.





Herşeyin yolunda gideceğine ve bu taşınmanın bana ve aileme çok iyi geleceğine inanıyorum.

Hepinize umutlu günler dilerim.


Follow Me on Pinterest

13 Kas 2013

YENİ YIL MI DEDİNİZ?




Çocukken yılın en önemli olayıydı benim için.
Haftalar öncesinden hediye alışverişine başlardım.
Sınıfta çekiliş yapardık.
Evde de ben kendimi sorumlu ilan etmiştim.
Anneme, babama ve kardeşlerime en az birer hediye olmak üzere planlar yapar, 
paramı denkleştirmeye çalşırdım.
Küçük şehrimizde alışveriş için çok seçenek yoktu.
Bijuteri, bebe mağazası bir de bizim kırtasiye dükkanımıza yeterdi minik ellerimizin anca girdiği minik ceplerdeki bütçemiz.
Tabii burada kırtasiye dükkanını araya çeşit olsun diye aldığımı anlamışsınızdır; bütçe biraz büyük görünsün.
Haa bir de babaya kravat almaya yeterdi. 
Mağazası önemli değildi ama şimdiki gibi her yerde ve hatta kırtasiyelerde falan da satılmazdı. 
Bir yılbaşı ve doğumgünü hediyesi klasiği olan bordo kravatları atlamayalım.

Paketlerimizi kendi yaratıcı fikirlerimizle ama kısıtlı malzemeyle kendimiz yapardık.
Eskiden en çok rafya kağıdı denen şeritlerle süslerdik paketleri 
ve 
en fazla kıvırcık topunu yapanın paketi en güzel olurdu.
Samanlı kağıt vardı o zamanlar 
ve 
şimdilerde bayıla bayıla taa Amerika ya da Çin' den getirttiğimiz 'baker twine' larımız her bakkalda, şarküteride bulunurdu ama hediye paketlemek içn kullanmazdık.
Küçümser, banal, köylü işi bulurduk.
Modernleşmenin bizi zehirlemekte kullandığı petrol türevi ürünler parlak, renkli, gözalıcıydılar.
İşte bu rafyalar da öyleydi.

Muhalif ruhum, biryerden delerdi yine de bu gönüllü tusaklığı.
Tamam, rafyayla süsleyeyim ama paket kağıdını ben yapacağım!

İşte bu her yıl böyle sürdü gitti.
Zamanla daha iyi işler çıkarmaya başladım.
Daha güzel süsler, daha yaratıcı ağaçlar, sofralar hazırlamayı iş edindim. 
Tabii eğlenerek, severek.
Yeni yıla girmek çok mu önemli benim için?
Hiç de değil. Hatta herhangi bir gün.
Ama çocukluğum demek, hayallerimi süslemek demek, heyecan, kıpırdanma demek.

Bu sene ise küçük süsler hazırladım.
Kumaş üzerine çizdim, boyadım, diktim sonra...

Bakalım kimlerin evini, ağacını, paketini süsleyecekler.
Ben hepsini de çok sevdim.






.
Follow Me on Pinterest

12 Kas 2013

BİR VARMIŞ BİR YOKMUŞ



Proje Çantası adında bir blogger varmış.
Anneymiş, kedi annesiymiş de, hobisever hatta hobilerinin delisiymiş. Öyle ki ne yapacağına kendisi de şaşırır, seçim yapmak için bile nice zaman geçirirmiş.
Günün 24 saat olmasına isyanı varmış bikere...
Öğrenmeye, denemeye öyle meraklıymış ki zaman yetmez, işleri  yarım kalırmış.
Merakından çok çeşitli işler yapmaya çalışmasına, statükocu, aşırı düzen hastası ve tekdüze zihniyet maymuniştahlılık dese de O hep buna karşı çıkmış ve hâlâ da bu yaklaşımı ciddiye almamakta.


Çocukluğundan beri mimar olmak istermiş, olmuş.
Hayali, içinde insanların çok mutlu olacağı masalsı binalar yapmakmış.
Dikkat! Çizmek değil, yapmak istermiş.
(Masabaşı işlerin ona uygun olmadığını ve üretimin bizzat merkezinde olmak gerektiğini nasılsa, 
içsel bir inanışla biliyormuş.)
Okulunda bunu öğeteceklerini sanmış ama yanılmış tabii.
Kısıtlı değerler ve yetersiz olanak ve malzemeyle ruhuna dar gelmiş eğitim süreci.
O da sıkıntısını zamana yayaaa yayaaa hafifletmiş yükünü.

Neyse, çalışmış, didinmiş elinden geldiğince.
 Şantiyelerin en pis, izbe, ıslak ve nemli, havasız, soğuk ya da çok sıcak köşelerinde... 
Yükseklik korkusuna rağmen trapezci gibi geçmiş kaç kat yüksekteki dar iskelelerin üzerinden.
İşte bu hayatın tozlu yollarından ayrılma kararını verdiğinde başlamış hobileriyle daha çok uğraşmaya.
Ama hâlâ aklı çeşitli çizim ve grafik programlarında olup, arasıra öğrenme girişimlerinde bulunmaktadır.

>>>>><<<<

İşte, şu üstteki masaldaki ben,  
şatolarda, 
uçsuz bucaksız çöllerde, 
okyanusların azgın dalgalarında,
ejderhalarla savaşta,
koyu gölgeli ormanlarda 
ve uzayda
maceralar yaşayıp,
 dinlenmek için eve döndüm.

instagram' la tanıştım.
Nice yeni ve değerli arkadaş edindim.
Yazmakta pek başarılı olmadığımı hep söylerim, görsellerle kendimi ifade etmeye çalıştım.
instagram bu konuda benim için derin bir nefes gibi oldu. 
Buraya da adres bırakmıştım, gelin orada görüşelim diye, kimler geldi bakiiim?
Blog ismi ile ig isminiz aynı değilse tanımamış olabilirim.
Hoş, isim hafızamı gittikçe kaybediyorum. Kim kimdi çok karıştırdığım oluyor.
Yanılıp, pot kırarsam hoşgörün beni olur mu?

Bu zaman diliminde ördüm, boyadım, diktim, gezdim, yedim.
Birkaçını burada paylaşacağım ama hepsi sığmaz.
İşte bazıları.







Örmek kadar iyi bir terapinin olduğunu sanmıyorum.

<<<<<>>>>>

Boyamalarıma da bakalım mı, hadi bakalım :))



Akıllı telefonlarla hayatımız değişiyor.
Mesela bana oradan blog yazmak çok zor geliyor.
İstediğim hızda ve şekilde fotoğraf yükleyemiyorum, yazarken geneli göremiyorum, vs.
Yaz boyunca balkondan içeri girmeyince 
elimde telefonla yazıp-çizmek ve hatta fotoğraf çekmek daha kolay geldi.
Hatta fotoğraf makinamla bile aram açıldı.
İşte kışı çok sevmemin sebebi eve dönük, evde yaşamak.
Kış geliyor, artık daha çok pc başında olabilir, bloguma zaman ayırabilirim zannederim.





Siz yine de  instagrama bakın e mi?

<3 p="">


.










Follow Me on Pinterest