Çocukken yılın en önemli olayıydı benim için.
Haftalar öncesinden hediye alışverişine başlardım.
Sınıfta çekiliş yapardık.
Evde de ben kendimi sorumlu ilan etmiştim.
Anneme, babama ve kardeşlerime en az birer hediye olmak üzere planlar yapar,
paramı denkleştirmeye çalşırdım.
Küçük şehrimizde alışveriş için çok seçenek yoktu.
Bijuteri, bebe mağazası bir de bizim kırtasiye dükkanımıza yeterdi minik ellerimizin anca girdiği minik ceplerdeki bütçemiz.
Tabii burada kırtasiye dükkanını araya çeşit olsun diye aldığımı anlamışsınızdır; bütçe biraz büyük görünsün.
Haa bir de babaya kravat almaya yeterdi.
Mağazası önemli değildi ama şimdiki gibi her yerde ve hatta kırtasiyelerde falan da satılmazdı.
Bir yılbaşı ve doğumgünü hediyesi klasiği olan bordo kravatları atlamayalım.
Paketlerimizi kendi yaratıcı fikirlerimizle ama kısıtlı malzemeyle kendimiz yapardık.
Eskiden en çok rafya kağıdı denen şeritlerle süslerdik paketleri
ve
en fazla kıvırcık topunu yapanın paketi en güzel olurdu.
Samanlı kağıt vardı o zamanlar
ve
şimdilerde bayıla bayıla taa Amerika ya da Çin' den getirttiğimiz 'baker twine' larımız her bakkalda, şarküteride bulunurdu ama hediye paketlemek içn kullanmazdık.
Küçümser, banal, köylü işi bulurduk.
Modernleşmenin bizi zehirlemekte kullandığı petrol türevi ürünler parlak, renkli, gözalıcıydılar.
İşte bu rafyalar da öyleydi.
Muhalif ruhum, biryerden delerdi yine de bu gönüllü tusaklığı.
Tamam, rafyayla süsleyeyim ama paket kağıdını ben yapacağım!
İşte bu her yıl böyle sürdü gitti.
Zamanla daha iyi işler çıkarmaya başladım.
Daha güzel süsler, daha yaratıcı ağaçlar, sofralar hazırlamayı iş edindim.
Tabii eğlenerek, severek.
Yeni yıla girmek çok mu önemli benim için?
Hiç de değil. Hatta herhangi bir gün.
Ama çocukluğum demek, hayallerimi süslemek demek, heyecan, kıpırdanma demek.
Bu sene ise küçük süsler hazırladım.
Kumaş üzerine çizdim, boyadım, diktim sonra...
Bakalım kimlerin evini, ağacını, paketini süsleyecekler.
Ben hepsini de çok sevdim.
0 yorum:
Yorum Gönder