Ben aklıma geleni yapma konusunda sabıkalıyımdır.
:)
Aklıma gelir, yaparım.
Yapmayacağım, yapamayacağım birşeyse hayatta düşmez.
Haa, aklıma gelmesi yeter mi, yetmez;
istemem de lâzım.
Yani canım isterse...
Keyfim, kâhyası ve ben, mahşerin üç atlısı gibiyiz.
Muhteşemizdir yani.
Annem çok çekti benden çok!
Dün tüm bunların tersine elimdeki işi,
kendimi, zamanı ve kâhyayı zorlayarak da olsa bitirdim.
Masabaşı iş yapmak bana göre değil.
Kırk kere kalkarım yarım saatlik bir işte.
Aklımda birşey varken bir diğeri daha gelir ve elimdeki işi bırakmış oluveririm.
Yazık elimdekine.
Bekler durur beni.
Sonra bir heyecan tekrar deönerim.
Döne döne döndürürüm yani işlerimi :)
Fikirler uçuşuyor zihnimde, durduramıyorum, duramıyorum.
Ama oturunca da en iyi ben otururum.
Oturan kızıl saçlı boğa oluveririm.
Anlayacağınız arası yok bende.
İyi mi, kesinlikle değil!
Bu "iyi mi. değil!" koşturmalarımın arasında bir yastık daha çıktı elcağızımdan.
Eskiz yok, plan yok, kopya yok.
Tamamen doğaçlama.
Yıllardır elime geçen her kağıda çiziktirip durduğum, benim olan figürler.
En alta isteğe uygun olarak isim yazılabilir.
Ben buna "heart" yazmayı düşünmüştüm.
Sonra seçenek olsun diye bıraktım.
.