Hepiniz bilirsiniz.
Evin her köşesini, her deliğini düzenler, temizler ve bunu hep hep hep yaparsınız.
Ama nedense bu kadar emek verdiğiniz evinizde size ait köşe
ya mutfaktır ya da yatağın çocuklara kolay ulaşılabilen tarafı.
Ben epeydir bir de koltuk sahibiyim.
Psikolojik olarak evin erkeklerini iten de bir rengi var.
Oturma yerine koyu pembe bir havlu çarşaf geçirdim.
Şimal' in bebeklik yatağının çarşafı.
Bu sefer de Şimal' in ilgisini çekiyor tabii.
Neymiş, şeker pembesi çok güzel bir renkmiş.
Çalışma masam yok, bilgisayarım alındı, evin her köşesi paylaşıldı ama bana yer yok!
Salondaki masayı epeydir yemek için kullanmıyoruz.
Duvara da dayayınca sadece Şimal' in ders çalışmasına hizmet etmeye başladı.
Ben de bu şekliyle çalışmak için kullanmaya başladım.
Bu sefer de eşya, not, vs. depolamak için biraz daha yere ihtiyacım oldu.
Hemen yanındaki kitaplığın bir bölümünü boşaltıp boya, kağıt, peçete için kullanmaya başladım.
Bir çalışma masasının duvar panosu olmadan olmaz tabii.
Dün evdeki kumaşlardan bir pano yapmaya karar verdim.
A bir baktım ki köşesinden bir parça kesmişim. Buraya başka bir kumaştan yama yaptım.
Evde tela yok, keçe yok, elyaf yok, sünger yok.
Ben de eskiyince kenara ayırdığım havlulardan birini diktim iki kumaş arasına.
Zar zor kocaya duvara çivileyerek astırdım.
Düşünün, bir mimarın evinde yamuk yumuk bir pano var ve hem de ilkel bir yöntemle montajlanmış.
Ona da amaaan dedim.
Bir laf var; kızın yoksa kumam var deme mi derler nedir.
İşte Şimal bu ortakçılık edasıyla hemen geldi birşeyler asmaya başladı.
Ne asacağıma ben karar vereyim dedim ve bir resimle anlaşmaya vardık.
Sırf asılsın diye aceleyle birşeyler çiziktirdi. Bir de adımı yazmış ki bana özel havası olsun.
Bunu hangi anne reddedebilir ki!
Şimdiki çocuklar çok uyanık çoook.
İşte benim yamuk ama zafer simgesi panomun ve çalışma köşemin 'şimdilik' hikayesi.
.